Derviş Miço ile Deniz Kızı sohbet ediyormuş limanın ucundaki fenerin kayalıklarında; sohbete başkaları da katılarak muhabbet bir masala dönüşmüş…

Biri demiş ki… Tek boynuzlu atlar tek boynuzlu balinaya dönüşmüşler insanlardan korunmak için suların en derinlerinlerinde yaşıyorlar, dünyanın kalbinin iyilikle atmaya devam etmesi için varlar masum ruhlar.

Masumiyet dünyanın kalbini attıran candır. Masumlar ölürse dünya da ölür. 

Masumiyet nedir? demiş deniz kızı .

Masumiyet düşüncenin olmadığı bir farkındalık halidir. Masum insan savaşı bırakmış olan kişidir; daha yüksekte olmakla artık ilgilenmeyen kişidir, özel biri olduğunu kanıtlamakla ilgilenmeyen kişidir; bir gül gibi olan ya da bir nilüfer üzerindeki damlacık gibi olan; okyanusla bir olup eriyen kaybolan bir dalga gibi; ‘ben’ şekline sahip olmayan kişidir. Gerçekten masum bir kimse hayatla birlikte yol alır, o basitçe hayatla birlikte akar. Onun belirgin bir hedefi yoktur. Bir hedefin varsa masum olamazsın.

Hayat sürekli bir sürprizdir; önceden ona hazırlıklı olamazsın. Hayatın provaya ihtiyacı yoktur. Masumiyet budur. Akışın içindesindir. Ve masumiyet bir zihinsizlik, bir egosuzluk demektir. Tüm hedefler, kazanımlar, hırslarla ilgili fikirleri bırakmak ve sadece anın içinde yaşamaktır. An be an yaşamaya başlayacaksın. Çünkü geçmişi toplayan zihindir, ona güvenemezsin. Gözlerin net olacaktır, geçmişin tozuyla kaplanmamıştır. Ölü geçmişten özgürleşeceksin. Ve ölü geçmişten özgür olan kimse yaşamak için özgürdür; kendine özgü bir şekilde, dürüstçe, tutkuyla, yoğun bir şekilde yaşamaya başlar.

Kişi yaşamla ve onun kutlamasıyla yanıp tutuşur.

“Ancak zihin sürekli olarak çarpıtır, sürekli olarak araya girer, sürekli olarak sana “Şunu yap, bunu yap!” der. O bir okul müdürü gibidir. Ve geçmiş artık sana hükmetmediği zaman gelecek basitçe kaybolur çünkü gelecek geçmişin bir yansımasından başka bir şey değildir.” (Bir Alıntı)

Şimdi ve burada yaşamak masumiyettir. Sürekli olarak neyi yapması, neyi yapmaması gerektiğini düşünmek zorunda olan bir insan, neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında sürekli olarak endişe duyan bir insan masum bir şekilde yaşayamaz. Masum insanın hiçbir prensibi, ideolojisi yoktur; masum insan mutlak bir şekilde prensipsizdir. Masum insanın hiçbir karakteri yoktur, o mutlak bir şekilde karaktersizdir. Karaktersiz olmak, prensipsiz olmak ve anda yaşamak… Tıpkı aynanın önünde ne olursa olsun yansıtması gibi bilincini yansıtır ve sen yansımayla birlikte hareket edersin.

Olgun bir kişinin nitelikleri nelerdir? demiş deniz kızı .

Daha çok bir çocuk gibidir; basit ve masumdur. Yeni doğmuş gibi masumdur olgun insan.

Ve tek boynuzlu balina eklemiş:

“İnsanların hiç biri günahkar doğmadi. Günahın olduğunu dışındakiler söyledi. İnsanların içine kuşku ve suçluluk duygusu ekerek onları bu durumu kabullenmeye mecbur bıraktılar. Ve artık insanlar kendini günahkar hissetti. Günah işlemeye de devam etti. Olmayan bir şeyi sahiplendiler…!”

Tertemiz duygularla sevin!

Çocuklar gibi sevin!

Melekler gibi sevin!

Kar taneleri gibi sevin!

Benim gördüğüm yerlere,

Bir tek sevenler gidiyor” demiş ya Mevlana,

“Ben seni nasıl incitebilirim? Ayağına bir öpücük kondurayım desem, kirpiklerimin dikeni ayağına batar da rahatsız ederim diye düşünürüm.” demiş ya Şems-i Tebrizi,

“Hangi ışığa baktığına dikkat et, çünkü karanlık çöktüğünde o ışığı göreceksin. Geceni o aydınlatacak.” demiş Deniz kızı.

“Karanlıkla ışık birbirisiz olur mu hiç!” demiş Miço Derviş.

“Sen ışık ol ben karanlık” demiş Aşk.

“Işığım olur musun?” demiş Derviş Miço Deniz Kızı’na,

“Karanlığım olur musun? demiş Deniz Kızı Derviş Miço’ya,

Tek boynuzlu balina şahit olmuş bu Aşk’a.

“Ve Aşk doğmuş Masum’un kalbine.“

Sevil Koçarslan Özdemir

1 YORUM

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu girin.
Lütfen adınızı giriniz