“Her köyün bir delisi vardır”

Bir varmış bir yokmuş. Akdeniz’de küçük bir kıyı kasabasında bir kadın yaşarmış. Kadın başarılı bir Avukatmış. Mutlu bir eşmiş de aynı zamanda. Ve sadık bir dost etrafına.

Bir zaman gelmiş ki hayatı altüst olmuş. Eşi terk etmiş. Üzüntüden harap olmuş. Ve zihninde kaybolmuş. Bir tek kalbi kalmış. Deli demişler ona kaybolduğu dünyada.

Gel zaman git zaman bu küçük balıkçı kasabasına, bu beldenin güzelliğini ve huzurunu keşfeden yeni insanlar taşınmış. Çeşitli memleketlerden. Ve yeni mekanlar açmışlar yeni gelen insanlara. Bu güzel kıyıları duyan yaymış, yayıldıkça insanlar da çoğalmış.

Avukat kadın unutulmuş. Artık kimse O’nu görmüyormuş.

Zihni gibi Kalbi de kaybolmuş .

Bu Masal da burada bitmiş .

Ve şimdi

Hikayesi başlamış.

Hikayem şu ki.

Onu ilk gördüğümde; beyaz saçlarının gözüktüğü yamalı eşarbının içinde, solmuş yüzünü kesen çizgilerden anladım, hayatında büyük bir acı yaşamış belli ki.

O kim diye sordum?

Kaş’ın delisi dediler ve hikayesini anlattılar.

Sonraları her görüşüm onu daha da iyi anlamamı sağladı, “Merhaba” derken yokmuşum gibi davranması. Ve kendi kendine konuşması, bir hayal ile dolaşması. Sandalyesiyle ve elindeki torbasıyla kaş sokaklarında gezerken, sadece belli yerlerde çayını içmesi ve belli yerlerden yemeğini yemesi bana onun içindeki asaleti gösterdi. Bu belde halkı onu sahiplenmişti. Saygısı vardı, her gelen ona yer açardı buyur ederdi ama herkes O yokmuş gibi davranırdı, çünkü O kimseyi görmezdi, teşekkür etmezdi, merhaba demezdi, hayali arkadaşıyla tartışırdı hararetli hararetli, bir Avukat gibi konuşurdu müvekkilleriyle daima.

Bize ne çok şey öğretti O deli. Yardımlaşmayı öğretti, merhamet duymayı, acımayı, empatiyi öğretti. Karşılıksız sevgiyi öğretti, anlayışı öğretti. Kabul etmeyi razı gelmeyi öğretti. Sadeliği, kanaatkar olmayı öğretti. Şükrü, elinde olanın kıymetini bilmeyi, sevdiklerimize sahip çıkmayı öğretti. Bize örnek oldu. Onda olmayanları hatırlatarak, kalplerimize dokundu.

Şimdilerde onu görmüyorum. Kimse görmüyor. Nerede bilmiyorum. Sanki bütün belde delirmiş gibi. Kimse kimseyi görmüyor. O Avukat Hanım, Kalbi giderken herkesin kalbini de götürdü gibi. Beldede nüfus arttıkça kimse kimseyi tanımaz oldu. Tüm insani duygular köreldi kalpler sızlamaz oldu.

Ben de kendime delisi olan bir köy buldum. Başka bir yere yeni bir eve taşındım.

Şimdi anladım. Delinin yükü çok ağırmış. Etrafına farkındalık saçarmış.

Boşuna dememişler,” Her köyün bir delisi vardır” diye.

Neyse ki bizim köyün bir delisi varmış. Kış demeden yaz demeden taş demeden tüm gün ve gece durmadan yürüyormuş. Kendi kendine duvarla konuşup tartışıyormuş. Onu yolda her saatte görebilmeniz mümkün.

O bizden biriymiş.

“Derdini sıkıntısını gezerek atan kimselere, yürüyerek rahatlayan, dolaşarak sıkıntısından kurtulan kişilere selam olsun. “

Sevil Koçarslan

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu girin.
Lütfen adınızı giriniz