Daraldım yine…

Kabuğuma çekilip, gün doğumuyla uykuya yenik düşene kadar direniyorum. Neden direniyorum bilsem, belki de bu kadar inatçı olduğuma küfür sallar, saçlarımı kıvırır kulaklarımın ardına yoluma düşerim. Ama bilmiyorum.

Kazdağları’na yolum düşene kadar yürümüşüm anlaşılan. Ne yol ama.
Ankara, Antalya derken burası…

Yukarıdaki satırları yazarken, ölüyorum sanmıştım. Solurken, nefesimi dışarı verirsem, birileri gelip boğazıma sarılıp, çıkar o ağzındakileri diyecek gibiydi.

Geceyle gündüz benimle oynaşıyor, kusurlarımı yüzüme vurmak için yarışıyordu. Gecenin uyku vakti borusu gözlerimi esir alıyor, gündüzün ahmaklaştıran renkli dünyası dilimi kenetliyordu. Üstümde sürekli miskinlik örtüsü…

Albert Camus, yabancılaşırken tanıdıklarına, beni de şahit yazmıştı anlaşılan.

En son dükkanımın raflarındaki tozlar, nefesimi yeniden kestiğinde anladım ki, o nefes bana lazım… Hadi geri ver aldığını…

Bana daha çok nefes lazım şimdi.. Verdiğim sözler, söyleyeceğim türküler, harcayacak paralarım var…

Nerede kalmıştık ?

Dilek Kılıç

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu girin.
Lütfen adınızı giriniz