Bugün babamla sahilde koşu antrenmanı yaparken, dilim dışarda; babam beni hadi hadi diye motive etmeye çalışırken, yine aklımda bir milyon düşünce; “Allahım şu dağlar ne kadar güzel, ya şu deniz, hava da biraz soğuk mu, ne intervali ya, ben daha koşamıyorum bile, ya babacım ne güzel insansın, off hafta sonu ne güzeldi, yıllar sonra görevim olmadan bir yarış tamamladım, off baba tamam geliyorum, keşke ben de onun gibi koşabilsem, olacak olacak, her şey bir adımla başlamıyor muydu?…” Böyle böyle düşünceler akıp gidiyordu ardı ardına, hatta bazen eş zamanlı. Rüzgarın yüzümde bıraktığı soğukluk ile kızaran yanaklarım, karşıdan biri gelirse diye maske niyetine hazır boyunluğum, her an yağmur yağabilir diye bir çıkarıp bir giydiğim yağmurluğum, beton gibi sertleşmiş, koşmayı hatırlamaya çalışan bacaklarım, zihnimdekileri duyarak sadece olumluları almaya çalışan aklım ve ben.
Tam da birkaç gün önce “Spor?” kelimesi ile baş başa bırakıldıktan sonra, öyle bir sabahtı işte. Nasıl desem; başardıklarımı hatırladıkça motive, bir yandan da “olur mu acaba?” diye düşünen bir ben ile, koştuğum bir sabahtı.
Kafamı kaldırdım, üstü karlı dağlar… Her seferinde mırıldandığım o şarkı geldi dilimin ucuna; “karlı dağların ardında biri yaşarmış, bulut olur yağmur olur, bize bakarmış, hem yakın hem uzakmış, yanakları al almış, deli kızım uyan, söylenenler yalan, delim kızım uyan, bir tek sensin duyan,…”
“Deli kızım, uyan” diyordum kendime, sen, sensin kıymetli olan, bak şu dağlara tepelere, gez dolaş, nefes al, koş, yürü, karların, suların, taşların arasından… Off, nasıl da canım çekti…
Bin bir düşünce ile antrenmanın sonuna gelirken, aniden kapatan hava ile yüzüme vuran dolu taneleri. Neye uğradığımı şaşırmış şekilde arabaya koşarken, soğuk ile donarak zihnime kazınan düşüncelerim, dilimde o şarkı, aklımda; ben ve dağlar…

 

İnci Damla Çiyan
19.03.2021
Kuşadası

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu girin.
Lütfen adınızı giriniz