Onlar Cumhuriyet ile çağ atlayan Türk Kadınlarının ilk kuşağı diye başlamıştık.
Yüz yıllık anılar, arkada bırakılan koskoca bir ömür öyle iki sayfaya sığacak gibi değil ama yine de iz kalmalı, bu özverili Cumhuriyet gençlerinden ve ilham vermeli hepimize.
Hadi devam edelim dinlemeye…
Nermin Senemoğlu-2.Bölüm
Nermin Senemoğlu, Cumhuriyet’in genç kızlarından… Nermin artık Ankara’da.
Ankara, Cumhuriyet’in heyecanlı, taze başkenti.
Nermin, Ankara Kız Lisesinden, dönemin Cumhurbaşkanının kızı, arkadaşı Özden İnönü (Toker) ile birlikte mezun oluyor. Sonra yeteneğinin peşinden giderek Zübeyde Hanım Teknik Okulu’nun resim bölümüne giriyor. Mezun olur olmaz Samsun’a resim öğretmeni olarak tayini çıksa da babası onu gözünün önünden ayırmak istemez ve o hiç kavuşamaz öğrencilerine. Evde zamanın iyi hocalarından dersler alarak sürdürür resimle olan bağını.
O yıllarda Ankara’da bir ilk gerçekleşir ve Ankara Tenis Kulübü kurulmaktadır. Nermin durur mu, hemen kurucu üyeler arasında 7 nolu üye olarak yerini alır ve tenis oynamaya başlar. Orada tanışıyor İstanbul’dan gelen uzaktan akrabası, müstakbel kocası Mimar İzzet Senemoğlu ile. 1957’de evlenirler. Bir kızları sonra ikiz oğulları doğar. Cumhuriyet’in genç kızı artık mutlu bir eş ve üç güzel çocuğun annesidir.
Ne yazık ki oğullarından biri çiçek hastalığının yanlış tedavisi sonucu nadir görülen ansefalit denen beyin hastalığına yakalanır. Hacettepe Çocuk Hastanesi artık komşu kapısı gibi olur. Bu gidip gelmeler sırasında, hasta yatan çocukların, ailelerin ve sağlık personelinin desteğe ihtiyacı olduğunu görür. Oğlunun bakımı artık profesyonel yardımcılarla evde devam ederken, İhsan Doğramacı’nın da teşviki ve desteği ile Hacettepe Gönüllülerini kurarlar. Nermin artık zamanının çoğunu Hastanenin giriş katında kendilerine tahsis edilen bir nevi el işleri atölyesinde geçirecektir. Çocuklara oyuncaklar yaparlar, giysiler dikerler elbirliğiyle. Evlerinde yaptıkları kekleri, kurabiyeleri getirip dağıtırlar. Ürettiklerinin fazlasını kermeslerde vb etkinliklerde satıp elde kalan paralarla çocukların başka ihtiyaçlarını karşılarlar. 3-5 kadınla başlar hareket sonradan sayıları 50’ye kadar çıkar. Balolar, kermesler yaparak daha fazla kaynak oluşturup daha fazla çocuğa ulaşmaya çalışırlar. Maksat çocukların bir nebze yüzünü güldürmek, ailelerin sıkıntısını, yüklerini paylaşmak. Hastane personelinin yetişemediği bazı işlerine de destek olurlar bu gönüllüler.
Kızı Mihrimah o yıllar hala gözünün önünde gibi anlatıyor: “Annem Hacettepe Gönüllüleri ile çalışırken sargı bezleri hastanelere toplar haline gelirmiş. Annem de tonlarca sargı bezini eve getirir, tüm apartmanı örgütler, çoluk-çocuk bir araya gelir sargı bezleri toplarını keser kullanıma hazır olacak şekilde katlardık. Bazen ben de giderdim Hastaneye annemle. Hasta çocuklara kurabiye, kek, çikolata dağıtımı yapardık. Bir keresinde, çocuklardan biri ‘ben alamam, onu yiyemem ki ben şeker hastasıyım’ demişti, eve dönünce çok ağlamıştım, hala burnumun direği sızlar.”
Nermin’in sonraki yaşamı yardıma ihtiyacı olan çocuk ve yaşlılara destek veren gruplar içinde çalışarak geçecektir. İleri yaşlarına kadar yardım faaliyetlerinden hiç elini çekmez; Yardımsevenler Cemiyeti, Çocuk Sevenler Derneği, Soroptimist Derneği, Türk-Alman Dostluk Derneği gibi derneklere ve en son LÖSEV’e çalışır. Özellikle kendi tasarladığı, diktiği, üzerlerine nakış işlediği bez bebekler çok beğenilir. Belki de LÖSEV’in son yıllarda TV’deki spotlarında görünen bez bebeklerden bazıları onun elinde çıkmıştır.
O yıllarda bu faaliyetler için bağış toplanmasında en büyük çabayı ve başarıyı gösteren kendisi gibi bir Cumhuriyet Genç Kızı olan Bedia Vardar’dan övgüyle, minnetle söz ediyor sıkça. Onun girişimleri sayesinde Nazmiye Demirel dahil birçok tanınmış kişi gerek çocuklara gerekse yaşlılara yardım için düzenlenen kampanyalara destek veriyorlar.
Ne var ki hayat ona da acıları tattırır birer birer. Önce hasta olan oğlunu daha 19 yaşındayken kaybeder. Oğlunun acısını yaşarken, birkaç yıl sonra eşini, evlerinin çok yakınında bir bisiklet kazasında yitirir. Truva Atı’nın, İller Bankası, Gençlik Spor Bakanlığı binalarının, Ali Sami Yen Stadyumunun ve ünlü camilerin mimarı, Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi, Kemalist Atılım Derneğinin kurucusu Cumhuriyet’in ilk kuşak genci İzzet Senemoğlu’nun cenazesinde kadim dostu Uğur Mumcu ve İstanbul Erkek Lisesinden yakın arkadaşı Necmettin Erbakan yan yana saf tutarlar.
Nermin, acılarını daha fazla çocuğa, yaşlıya yardım eli uzatarak bastırmaya çalışır.
93 yaşına kadar gönüllü çalışmalarını ve en çok bez bebekler yapmayı sürdürüyor, Covid salgını olmasa belki daha da devam edecekti çocuklar için gönüllü çabalarına…
Şimdi 96 yaşındadır ve yine gözleri ışıldayarak kendisi bağlar söyleşiyi:
“Yapmak istediğim her şeyi yaptım.”
Ne mutlu ona…
Meral Çiyan Şenerdi
21 Haziran 2025
Not: Onunla bu söyleşiyi bu yılın Şubat ve Mart aylarında Bestekar Sokaktaki, o görmüş geçirmiş, döneminin özelliklerini yansıtan geniş salonunda yaptığımda o, çiçeklerine ve sevdiği sokağına bakarak, baharın gelişini izleyerek yatıyordu.
Tam bugün onu sonsuz yolculuğuna uğurladıklarının haberini aldım.
Son görüşmemizden sonra veda ederken “ben seni sevdim, bakışlarından anlıyorum ki sen de beni sevdin değil mi?” demişti.
Sevgi saklanabilen bir şey değil ki… Hele Nermin Senemoğlu gibi hayatını sevgi ve özveri üzerine kurmuş bir Cumhuriyet’in genç kızından.
Güle güle Nermin Senemoğlu, yolun ışık olsun, elini tuttuğun melek olmuş çocuklar elinden tutsun!
Anısına saygıyla…