Ferhan Şensoy’un 1 Aralık 2019 Cumhuriyet Pazar ekinde Enver Aysever ile yaptığı söyleşi ilişti gözüme, güneşli kış gününü fırsat bilip evin deposunu aralarken…
Bir anda oldu her şey; hani gözünüzde büyür ama içinizi de ince ince kemirir ya, o ertelenen keyifsiz işler, hurdalığa dönen depolar, tavan araları, aradığınızı bulamadığınız tozlu tıklım-tıkış kütüphaneler… Nasıl olduysa bir anda daldım depoya ve başladım ayırmaya atılacakları, tutulacakları. En kolayından başladım, destelenmiş gazeteler, bir gün elden-gözden geçirir belki keserim birkaç köşesini diye atamadığım, veremediğim, kıyamadığım gazeteler… Bilirim ne emekle yazıldığını o haberlerin, köşelerin, söyleşilerin… Bilirim nasıl da kâbusudur gazetecinin, yazısının üzerinde bir gün sonra, sözüm meclisten dışarı, balık ayıklanacağını düşünmek…
Bu duygularla, sanki biraz da gazetelerden, gazetecilerden özür diler gibi, sanki alacak kişi onu soba tutuşturmak için istememişçesine, özenli şekilde yeniden destelemeye giriştim eski gazeteleri aheste; ayrılmaya gönlüm yok ya, ayak sürüyorum… İşte tam o anda karşıma çıktı Ferhan Şensoy, tam sayfa, başlık “Hacı komünistim”…
Gözlerim doldu, yüreğimde bir sızı dolaştı hızla; sanki ölmemiş gibi geldi bir an, sanki benimle konuşuyor gibi, sanki…
Hemen oracıkta, güneşli kış gününün buz kesen gölgesinde çömeldim, eski bir sevgiliye kavuşmuş gibi mutlu ama buruk, açılmamış bir armağan kutusunu açar gibi heyecanlı…
Okudukça kahkahalar patlıyor, aynı zamanda yaşlar akıyor gözümden. Karmakarışık her şey…
Diyor ki; “Ben muntazam günlük tutan biriyim. Tahir Alangu diye bir edebiyat hocamız vardı Galatasaray Lisesi’nde. Onun sayesinde oldu bunlar. Lise 1’deyiz, önümüzde edebiyat kitapları var. ‘Kaldırın o kitapları mollalar’ diye girdi sınıfa Alangu. Elinde bir Sait Faik kitabı. Koydu birinin önüne, oku dedi. Yan sınıfta ‘Küfe Melahat’ var. O sınıftan hiç yazar çıkmadı. Bizim sınıftan Nedim Gürsel, Selim İleri ben, bir de Osman İlter vardı, Şahap Sıtkı İlter’in oğlu çok genç öldü, o da çok iyi bir yazar olacaktı. ‘Küfe Melahat’in sınıfında olsak mefailün failatün.”
İşte kahkahanın patladığı anlardan biri!
Ne güzel şey, öldükten sonra da insanları güldürebilmek, düşündürebilmek, özlenmek…
Yazıda ölüm üzerine de yorumu var; “… Ölümden korkmuyorum, niye korkacağım ki araba çarpar ölürsün. Külliyatım var arkamda, oynanmamış, bitmemiş oyunlar. Eşim ve çocuklarım onları ortaya çıkaracaktır.”
Bitmemiş oyunlar ha? Ferhan Şensoy’un hayatı da bana bitmemiş bir hayat gibi geliyor. Daha çok sözleri vardı söylenecek, daha milyonlarca sorun vardı parmak basılacak… O kadar çok ihtiyacımız varken ona, çekip gitti; bizi daha da eksilterek.
“Zamanım yok benim, turne yapmak zorundayım…“ diye eklemiş.
Bu turne çok uzun ama Ferhan Şensoy, özledik şimdiden!
Meral Çiyan Şenerdi