Onu biz doğurduk, iki kadın…
Birimiz bir öykü anlattık, Corona günlerinin boşluğundan istifade, bitince öykü bir sessizlik oldu; hadi bakalım sen de bir öykünü anlat dedi anlatıcı. Beriki, anlıyorum bir öykü borçlandım şimdi ben, haklısın, benim de yüreğimden kopan bir öykümü vermem lazım…
Böyle başladı her şey…
Dedik ki öykülerimizi takas edelim o zaman; hem anlatan mutlu olsun, hem dinleyen.
Dedik ki hem zaten kadınlar getirmemiş mi öyküleri binlerce yıl ötesinden birbirlerine anlata anlata bugüne. Kadınlar taşımamışlar mı kültürü, sanatı, görgüyü, bilgiyi; zaman zaman ninni olmuş öyküler, bazen türkü, bazen destan, bazen mesel bazen kıssa.
O halde ikimiz arasında kalmasın öyküler, herkes getirsin buraya bıraksın öykülerini, buradan da istediğini alsın okusun.
Sepetimizde öykülerimiz olsun yeter ki dedik; giyeriz şalvarımızı, sereriz yamalı yaygımızı pazarın bir köşesine, öykümüz var diye ünleriz sağa-sola diye hayal kurduk.
Baktık hayalle olmayacak bu iş, bu siteyi kurduk; öykülerini takas etsin kadınlar, yazan da zenginleşsin, öyküsü ölümsüzleşsin, okuyan da cesaret etsin; kendi öyküsünü getirsin.
Didem Elif geldi aramıza uzaktan, dedi ki çok güzel fikir takas öyküler ama sınır koymayın kadın öyküleri diye illa, dünya yeni bir çağın arifesindeyken, sınırlar kaybolurken, geçişkenlik her alanda kendini kabul ettirirken… Haklı bulduk sözünü ve açtık kapımızı öykü yazan ve okuyan herkese. Zaten başka türlüsü olamazdı, gönüllere, öykülere sınır konamazdı.
Takas öyküleri biz doğurduk, adını biz koyduk ama o artık hepimizin; öykü yazan, okuyan, yüreğini paylaşan herkesin. Gelin onu birlikte büyütelim.
Yolun açık, yazanın okuyanın bol olsun takas öyküler…
Meral Çiyan Şenerdi